Genel bir tanımlama ile dış ticaret, iki veya daha fazla ülke arasında mal alış verişi yapılmasıdır.1980’li yılların başlarından bu yana dünyadaki en önemli değişim küreselleşmedir. Küreselleşme süreci ile birlikte, ekonomiler “açık ekonomi” haline gelirken, açık ekonomilerde, ticaret ve sermaye hareketlerinin önündeki engeller büyük ölçüde kalkmıştır. Küreselleşmenin ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal etkilerine ilişkin bazı eleştiriler olmakla birlikte, küreselleşme sürecinin ülkelerin dış ticaret potansiyellerini arttırdığı genellikle kabul edilmektedir.
Dünya Bankası’nın tanımına göre; küreselleşme, “ bireylerin ve işletmelerin, diğer ülke birey ve kurumlarıyla gönüllü olarak ekonomik işlemler başlatma özgürlük ve yeteneğidir.”
Bazı bilim insanları küresel açık ekonominin sağladığı yararlara dikkat çekmekte ve küreselleşmeyi ulusların zenginleşmesinin yeni bir kaynağı olarak tanımlamaktadırlar. Bazı bilim insanları ise küreselleşmeyi bir tehdit veya tehlike olarak görmektedir. Küreselleşme bazı ülkeler için avantajlar yaratabilirken, bazı ülkeler için dezavantajlar yaratabilmektedir. Her iki görüşte de haklılık payı olmakla birlikte, dünyadaki tüm toplumlar ve ülkeler, küreselleşme sürecine farklı konjektürel dalgalanmaların etkisiyle ve farklı düzeylerde de olsa katılmış bulunmaktadırlar. Bu sürecin dışında kalmak ya da bir şekilde bu süreçten etkilenmemek adeta olanaksızdır. Nitekim ülkemizde 1980’li yıllardan bu yana bu sürecin içine girmiş bulunmaktadır.
Küreselleşen dünyamızda hemen hemen tüm ülkelerde katma değer ve istihdam yaratma avantajları, değişen Pazar koşullarına kolay uyum sağlayabilme esneklikleri, büyük işletmeleri tamamlama özellikleri, bölgesel dengesizlileri gidermedeki olumlu etkileri ve gelir dağılımının adilleşmesine yaptıkları katkılar nedeniyle KOBİ’lerin önemi hızla artmaktadır.
Dünya ekonomisindeki işletmelerin %95’ini KOBİ’ler oluşturmaktadır. Dünyadaki KOBİ’lerin toplam üretimdeki payı % 55 civarında iken, toplam istihdam içindeki payları % 66 civarındadır. Ülkemizde, yaklaşık 4 milyon KOBİ olduğu tahmin edilmektedir. Ülkemizdeki KOBİ’lerin toplam üretimdeki payı % 36 civarında iken, toplam istihdamdaki payı % 56 civarındadır. Diğer ülkelerde KOBİ’lerin toplam ihracat payı ortalama % 20 – 40 civarında iken, Ülkemizdeki KOBİ’lerin toplam ihracattaki payı ne yazık ki % 8-10 civarındadır. Bu bağlamda ülkemizdeki KOBİ’lerin toplam üretimde önemli bir paya sahipken, ihracattaki payları çok düşüktür.
Rekabet küreselleşmenin önemli bir unsurunu oluşturmaktadır. Bu nedenle KOBİ’lerin dünya piyasalarındaki rekabet gücünü arttırmaları gerekmektedir. Rekabet gücünün artışı çok sayıdaki ekonomik faktöre bağlı olmakla birlikte teknolojik yenilikleri takip etmek, üretimi verimli ve düşük maliyetlerle gerçekleştirmek bu faktörler içinde en başta gelmektedir. Bu bağlamda pazar araştırmaları ile yurtiçi ve uluslar arası fiyatların etkin bir biçimde takibi, daha ucuz fiyatlarla ithalat ve en uygun fiyatlarla ihracat yapılmasına olanak sağlayacaktır. Böylece firmaların üretim maliyetleri düşerken,karlılıkları ve gelirleri de artacaktır.
Oysa KOBİ’lerin ulaşabilecekleri çok sayıda iç ve dış kredi kaynağı bulunmaktadır. KOBİ’lerimiz en önemli sorunu finans kaynaklarına ulaşabilmektir. Bu sorun; KOBİ’lerimize finans kaynaklarına ulaşım ile ilgili danışmanlık yapılarak ve karmaşık bürokratik işlemler uzmanlar yardımıyla kolayca çözülebilir. Böylece KOBİ’lerimizin uygun koşullarda finans kaynaklarına kolay ve güvenilir bir biçimde ulaşmaları sağlanabilir.
Yorum Yazın